Dekorasyon şu anlamlara gelebilir:
Yaşam alanlarının yeniden şekillendirilmesiyle uğraşan meslek türü
İç dekorasyon
Dış çevre dekorasyonu
Dekoratif sanatlar
Dekor, bir tiyatro oyunu sırasında sahnede kullanılan ve oyunu tamamlayan aksesuarların tümü
Dekor, bir tiyatro oyunu sırasında sahnede kullanılan ve oyunu tamamlayan aksesuarların tümüdür.
Seyirlik bir tiyatro oyununun dekoru, tiyatronun dekor görevlileri tarafından, çeşitli malzemeler kullanılarak yapılır.
Dekor, aksesuar ile karıştırılmamalıdır. Örneğin bir gözlük aksesuarken, bir veya birkaç panodan oluşturulan ev duvarı dekordur.
Dekorlar üç türde incelenir. Bunlar da realist dekor, şairane dekor ve stilize dekordur.
Dekorativ sanat, hem güzel hem de işlevsel olan nesnelerin tasarımı ve üretimi olan sanat veya el sanatlarıdır.[1] İç mimarlık içerir, ancak genellikle mimariyi içermez. Dekoratif sanatlar, genellikle yalnızca estetik kaliteleri ve zekayı harekete geçirme kapasiteleri için nesneler üreten "güzel sanatlar", yani resim, çizim, fotoğrafçılık ve büyük ölçekli heykeller olarak sınıflandırılır.[2][3
Yöresel mimari, genellikle profesyonel mimarların gözetimi olmadan yerel malzemelerin ve bilginin kullanımı ile karakterize edilen mimaridir. Yöresel mimari, endüstriyel toplumlarda yaratılan binaların ve yerleşimlerin çoğunluğunu temsil etmektedir.[1] Çok çeşitli binaların, inşaat geleneklerini ve inşaat yöntemlerini içermektedir. Yerel bölgede inşa edilen binalar, konut evleri veya başka amaçlar için inşa edilmiş olsun, genellikle basit ve pratiktir.[2]
1969 yılında dünyanın yapı çevresinin %95'ini kapsamasına rağmen,[3] yöresel mimari, geleneksel tasarım tarihlerinde göz ardı edilme eğilimindedir. Belirli bir stili yoktur. Bu nedenle kolay desen, malzeme veya öğeye damıtılamazdır.[4] Geleneksel inşaat yöntemlerinin ve yerel ustaların kullanımı nedeniyle, yerel yapılar bölgesel kültürün bir parçası olarak kabul edilmiştir.
Yöresel mimari, bir yapının işlevsel gereksinimlerinin ötesine geçen estetik amaçlar için kasıtlı olarak dahil edilen tasarımın üslup unsurları ile karakterize edilmesidir. Elit veya kibar mimariye karşı tezat oluşturabilir. Bu aynı zamanda iki uç arasında bir yerde var olan, ancak yine de otantik temalara dayanan geleneksel mimari terimini de kapsamaktadır.
İçindekiler
1 Tanımı
2 Yöresel yapıyı etkileyen faktörler
2.1 İklim
2.2 Kültür
2.3 Göçebe konutlar
2.4 Kalıcı konutlar
2.5 Çevre, yapı elemanları ve Malzemeleri
3 Türkiye'deki yöresel mimari örnekleri
3.1 Amasya
3.2 Balıkesir
3.3 Rize
4 Kaynakça
Tanımı
Harran Evleri
Yerel mimari, yerel ihtiyaçlara dayanan yapılı bir ortam olarak tanımlanmaktadır. Belirli bir bölgeye özgü belirli malzemelerle birlikte tanımlanmaktadır. Yerel gelenekleri ve kültürel uygulamaları yansıtmaktadır. Geleneksel olarak, yerel mimarlığın incelenmesi, resmi olarak eğitilmiş mimarlar değil, nadiren iş için herhangi bir atıf verilen yerel ustaların becerileri ve tasarımları yapılmaktadır. Daha yakın zamanlarda, yerel mimari, tasarımcılar ve inşaat endüstrisi tarafından, sürdürülebilmektedir. Tasarıma daha geniş bir ilginin parçası olan çağdaş tasarım ve inşaat ile daha fazla enerji bilincine sahip olmak amacıyla incelenmektedir.
Yöresel, halk, geleneksel, ortak, sıradan ve popüler mimari terimleri bazen birbirinin yerine kullanılmaktadır. Bununla birlikte, Allen Noble, geleneksel binalarda bu terimlerin uzun bir tartışmasını yazmıştır. Geleneksel Binalar: Yapısal Formlar ve Kültürel İşlevler Küresel Bir Araştırmasıdır. Halk yapının veya halk mimarisinin "inşaat sanatlarında profesyonel olarak eğitilmemiş kişiler" tarafından inşa edildiğine dair bilimsel görüşler sunmaktadır. Yerel mimarinin halk arasından insanlar olduğu, ancak profesyoneller tarafından inşa edilmemiştir. Bununla yine de yerel halk, geleneksel tasarımlar ve malzemeleri kullanarak inşa etmiştir. Geleneksel mimari, insandan insana, nesilden nesille, özellikle sözlü olarak, ancak toplumun herhangi bir seviyesinde, sadece insanlar tarafından değil, aktarılan mimaridir. Noble, ilkel mimarlık teriminin olumsuz bir çağrışıma sahip olarak kullanılmasını cesaretlendirmiştir.[5] Popüler mimarlık terimi Doğu Avrupa'da daha çok kullanılmaktadır.
Yalı
Her ne kadar yerel mimari yapısını tasarlarken az da olsa eğitim alan insanlar tarafından tasarlanmıştır. Ronald Brunskill'in yine de yerel mimari hakkında şöyle demiştir. ''Tasarım konusunda herhangi bir eğitim almadan, bir amatör tarafından tasarlanan bir yapı; insanın kendi bölgesinde inşa ettiği bir dizi profesyonel (mimar, mühendis) tarafından yönlendirilmemiştir. Neyin moda olabileceğine çok az dikkat edip, yapının işlevi baskın faktör olacaktır. Estetik düşünceler, küçük bir detay kadar mevcut olsa da, oldukça minimaldir. Tabii ki, yerel malzemeler kullanılacak ve diğer malzemeler oldukça istisnai olarak seçilecek ve ithal edilecektir''.[6]
Yerel mimari, ikisi arasında bağlantılar olmasına rağmen, "geleneksel" mimari ile karıştırılmamalıdır. Geleneksel mimari aynı zamanda kibar tasarım unsurlarını taşıyan binaları da içermektedir. Örnek vermek gerekirse, normalde tapınaklar ve saraylardır. Mimari açıdan, geleneksel bir yapının işlevsel gereksinimlerinin ötesine geçen estetik amaçlar için profesyonel bir mimar tarafından kasıtlı olarak dahil edilmiştir. Tasarımın üslup unsurları ile karakterize edilen 'kibar' ile tezat oluşturmaktadır.[7] Tamamen geleneksel ve tamamen kibar aşırılıklar arasında, bazı geleneksel ve bazı kibar içeriğe sahip örnekler vardır.[6] Genellikle yerel ve kibar arasındaki farkları bir derece meselesi haline getirmektedir.
Dünya Halk mimarisi Ansiklopedisi, halk mimarisini şu şekilde tanımlamaktadır. İnsanların konutlarını ve diğer tüm binalarını içermektedir. Çevresel bağlamları ve mevcut kaynakları ile ilgili olarak, geleneksel teknolojileri kullanarak geleneksel olarak sahip veya topluluk tarafından inşa edilmişlerdir. Her türlü yerel mimari, belirli ihtiyaçları karşılamak, onları üreten kültürlerin değerlerini, ekonomilerini ve yaşam biçimlerini barındırmak için inşa edilmiştir.[8]
Geleneksel mimari ile yerli[9], geleneksel, atalarının, kırsal ve etnik mimarlık dahildir. Mimari çalışma alanları kapsayan ve sadece halk sanat güzel Sanatlar ile kıyaslanmaktadır. Kibar denilen daha entelektüel mimari, resmi veya akademik mimari ile tezat olan, geniş, tabandan gelen bir kavramdır.
Brunskill'den sonra William, "yerel bölge" yi iki eşik arasında bir dizi bina olarak görmektedir. Yerel ve kibar,[6] bunlar kibar eşiğin altındaydı, fakat aynı zamanda yerel eşiğin üzerinde olmalıdır. Bundan daha kaba binalar hayatta kalmadı ve bu yüzden kaydedilmemiştir. Bu onlar için para da kötü malzemelerinin yetersiz tabiata hem önemsiz ve eksikliği nedeniyle olmuştur. 1940'larda Sir Cyril Fox ve Lord Raglan tarafından yapılan bir anket, monmouthshire'daki 450 'eski' kır evlerini Orta çağ dönemine tarihlemesi beklenmektedir. Bununla birlikte, dikkatli bir çalışma onları on sekizinci yüzyılın sonlarına ya da daha sonrasına tarihlendirmiştir. Bundan daha önce hayatta kalmamıştır.[7][10]
Profesyonel mimarlar tarafından tasarlanan mimari genellikle yöresel olarak kabul edilmemektedir. Gerçektende, bir binayı bilinçli olarak tasarlama sürecinin onu yöresel olmayan hale getirdiği iddia edilmektedir. Paul Oliver, Dwellings adlı kitabında şöyle demektedir. Profesyonel mimarlar ve usatalar tarafından popüler kullanım için tasarlanan 'popüler mimarlığın', geleneksel kavramına girmediği iddia edilmektedir". Oliver ayrıca halk mimarisinin şu basit tanımını da sunmaktadır. "Halkın mimarisi ve insanlar tarafından, ancak insanlar için değildir."[11]
Frank Lloyd Wright, yerel mimariyi "gerçek ihtiyaçlara cevap olarak büyüyen, onları yerli duygulara uymaktan daha iyi bilmeyen insanlar tarafından çevreye yerleştirilen yerel yapı"olarak nitelendirmiştir.[11] Bunun ilkel bir tasarım biçimi olduğunu, akıllı düşünceden yoksun olduğunu öne sürmektedir. Aynı zamanda "bizim için Avrupa çapında güzel olan tüm yüksek bilinçli akademik girişimlerden daha iyi çalışmaya değer" olduğunu belirtmiştir.
En azından sanat ve el sanatları hareketinden bu yana, birçok modern mimar yerel binaları incelemiştir. Tasarımlarında yerel yönleri de dahil olmak üzere onlardan ilham aldığını iddia etmiştir. 1946'da Mısırlı mimar Hassan Fathy, Luxor yakınlarındaki New Gourna kasabasını tasarlamak için atanmıştır. Geleneksel Nubian yerleşimlerini yapılarını inceledikten sonra, Nubian yerleşimlerinin geleneksel kerpiç tonozlarını tasarımlarına dahil etmiştir. Deney, çeşitli sosyal ve ekonomik nedenlerden dolayı başarısız olmuştur.[11]
1964 yılında, mimarsız sergi, Modern Sanat Müzesi'nde, New York'taki Bernard Rudofsky tarafından konulmuştur. Dünyanın dört bir yanındaki yerel binaların siyah-beyaz fotoğrafçılığı da dahil olmaktadır. Aynı başlığın bir kitabının eşliğinde, sergi son derece popülerdir. İlk önce geleneksel terimini bir mimari bağlamda kullanan ve konsepti halkın ve ana mimarinin gözüne getiren Rudofsky'dir. "Genel bir etiketin isteğinde bulunduğumuzda köyün, olabileceği gibidir."[12] Ancak, kitabın yayınlanmasından bu yana, yerel mimari ile ilgili çalışma yelpazesi, Rudofsky'nin karakteriz asyönünün sınırlandırdığını ve sorunlu olduğunu göstermektedir. Nitekim, oldukça sıklıkla yerel mimari isimsiz değildir. Pratik nesiller aracılığıyla öğrenilen ve belirli malzemelerin kullanılabilirliğine dayanan ve iklimden derinden etkilenmiştir. Mimari tasarımlarda geleneksel düşünceler artan bir rol oynamaktadır.
Sri Lankalı mimar Geoffrey Bawa, Güney Asya'da bölgesel modernizmin öncüsü olarak kabul edilmektedir. Onunla birlikte, mimari tasarım geleneksel kullanımı modern savunucuları, bölgenin yöresel mimari araştırma Chennai Charles Correa, tanınmış Hintli bir mimardır. Muzharul İslam ve Bashirul Haq, uluslararası bilinen Bangladeşli mimarlardır. Vastu Kuran Balkrishna Doshi, başka bir Hint-Shilpa Vakfı vardır ve Kırsal Hint mimarisini çevresel ve sosyo-ekonomik açıdan sürdürülebilmektedir. Tasarım ve planlamadaki yenilikler için ilham kaynağı olarak kullanan Sheila Sri Prakash’dır. Hollandalı mimar Aldo van Eyck de yerel mimarinin bir savunucusuydur.[11] Çalışmaları yerel mimariye modern bir bakış açısı gösteren Mimarlar Samuel Mockbee, Christopher Alexander ve Paolo Soleri olacaktır.
Mimarlar, sürdürülebilir tasarım için bir model olarak yerel mimariye yeni bir ilgi geliştirmişlerdiir.[13] Çağdaş tamamlayıcı mimari, büyük ölçüde yerel mimari tarafından bilgilendirilmektedir.[14]
Yöresel yapıyı etkileyen faktörler
Yöresel mimari insan davranışları ve çevre farklı yönlerini büyük bir alanı etkilemiştir. Farklı bina formları için neredeyse her farklı bağlam için öndedir. Komşu köylerde ilk bakışta aynı görünse bile, onların konut inşaatı ve kullanımı için farklı yaklaşımlar olmaktadır. Bu varyasyonlara rağmen, her bina aynı fizik yasalarına tabidir. Bu nedenle yapısal formlarda önemli benzerlikler görülmektedir.
İklim
Geleneksel mimari üzerindeki en önemli etkilerden biri, binanın inşa edildiği bölgenin makro iklimidir. Soğuk iklimlerdeki binalar her zaman yüksek ısı kütlesine veya önemli miktarda yalıtıma sahiptir. Genellikle ısı kaybını önlemek için her boşluk kapatılmaktadır. Pencereler küçük ve dar olmaktadır. Sıcak iklimlerdeki binalar, aksine, daha hafif malzemelerden inşa edilmeye ve binanın dokusundaki açıklıklardan önemli çapraz havalandırmaya izin vermelidir.
Karasal iklime sahip binalar, önemli sıcaklık değişimleriyle başa çıkabilmelidir. Hatta yılın zamanına bağlı olarak sakinleri tarafından değiştirilebilmelidir. Sıcak kurak ve yarı kurak bölgelerde, yerel yapılar tipik olarak havalandırma ve sıcaklık kontrolü sağlamak için bir dizi ayırt edici eleman içermelidir.[15]
Binalar, bölgedeki yağış seviyelerine bağlı olarak farklı şekiller almaktadır. Bu da sık sık sel veya yağmurlu muson mevsimleri olan birçok bölgede yapılar zeminden yükseğe yapılmıştır.. Örneğin, Queenslander, Avustralya'nın Kuzey eyaletlerinde muson yağmurunun neden olduğu yıllık sellere bir çözüm olarak 19.yüzyılın başlarında gelişen eğimli, çatı ve yapının yerden yüksek bir hava evidir.[16] Düz çatılar, yüksek yağış seviyelerine sahip bölgelerde nadirdir. Benzer şekilde, yüksek rüzgarlı bölgelerde, rüzgarla başa çıkabilen özel yapılar yapılmıştır. Binalar, rüzgarlara minimum yüzey alanı sunma eğilimindedir. Potansiyel fırtına hasarını en aza indirmek için genellikle peyzajın altında yer almaktadır.
Yerel mimari üzerindeki iklimsel etkiler önemlidir. Son derece karmaşık olabilmektedir. Akdeniz geleneksel ve Orta Doğu'nun çoğu, genellikle bir çeşme ile bir avlu içermektedir. Benzer şekilde, Kuzey Afrika halk geleneği genellikle yolcuları serin tutmak için çok yüksek bir termal kütleye ve küçük pencerelere sahiptir. Çoğu durumda yangınlar için değil, iç mekanlardan hava çekmek için bacalar da içermektedir. Bu tür uzmanlıklar tasarlanmamıştır. Yerel mimari de yerel vatandaşların amaçları için kullanılmaktadır.
Kültür
Bina sakinlerinin yaşam tarzı ve barınaklarını kullanma biçimleri, bina formları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Aile birimlerinin büyüklüğü, kimin hangi alanları paylaştığı, yiyeceklerin nasıl hazırlandığı ve yenildiği, insanların nasıl etkileşime girdiği ve diğer birçok kültürel husus konutların düzenini ve boyutunu etkileyecektir.
Örneğin, birkaç Doğu Afrika etnik topluluğunun aile birimleri, ailenin farklı üyelerini barındırmak için ayrı tek odalı konutların inşa edildiği belirgin sınırlarla çevrili aile bileşiklerinde yaşamaktadır. Çok eşli topluluklarda, farklı eşler için ayrı konutlar ve ailenin kadınlarıyla yer paylaşmak için en büyük olan oğullar için daha fazlası olabilmektedir. Aile içindeki sosyal etkileşim, aile üyelerinin yaşadığı yapılar arasındaki ayrım tarafından yönetilmektedir. Gizlilik sağlanır, buna karşılık, Batı Avrupa'da, bu tür bir ayrım, binayı ayrı odalara bölerek bir konut içinde gerçekleştirilmektedir.
Kültür, yerel binaların görünümü üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir, çünkü sakinler genellikle binaları yerel geleneklere ve inançlara uygun olarak dekore etmişlerdir.
Göçebe konutlar
Dünyada göçebe yaşamın bir yönünü içeren birçok kültür vardır. Hepsi barınak ihtiyacı için yerel çözümler geliştirmişlerdir. Bunların hepsi, kulübeler gibi basit inşaatın pratikliği ve gerekirse çadırlar gibi ulaşım da dahil olmak üzere, sakinlerinin iklimine ve geleneklerine uygun teknikleri içermektedir.
Inuit halkı, ıgloo (Kış için) ve tupiq (yaz için) dahil olmak üzere farklı mevsimlere ve coğrafi konumlara uygun bir dizi farklı barınak biçimine sahiptir. Inuitlerin yaşadığı iklimlere benzer iklimlerde yaşayan Kuzey Avrupa Sami, kültürlerine uygun farklı barınaklar geliştirmiştir.[11] lavvu ve goahti dahil. Kültürel etkiler nedeniyle benzer koşullarda farklı çözümlerin geliştirilmesi, yerel mimarinin tipik bir örneğidir.
Birçok göçebe insan, palmiye yaprakları kullanan Sarawak Punanı veya kubbeli kulübeler inşa etmiştir. Fidan ve mongongo yaprakları kullanan Ituri Pigmeleri gibi geçici konutlar inşa etmek için yerel çevrede yaygın olan malzemeleri kullanmaktadır. Diğer kültürler malzemeleri yeniden kullanır, hareket ettikçe onlarla birlikte taşımaktadır. Bunun örnekleri, yurtlarını yanlarında taşıyan Moğolistan kabileleri veya İran'daki Qashgai'nin kara çöl çadırlarıdır.[11] Her durumda dikkat çekici olan, malzemelerin mevcudiyetinin ve paket hayvanların veya diğer ulaşım biçimlerinin mevcudiyetinin barınakların nihai şekli üzerindeki önemli etkisidir.
Tüm barınaklar yerel iklime uyacak şekilde uyarlanmıştır. Örneğin, Moğol, sıcak karasal yazlarda serin ve Moğol kışlarının sıfırın altındaki sıcaklıklarda sıcak olacak kadar çok yönlüdür. Merkezde yakın bir havalandırma deliği ve soba için bir baca içermektedir. Tipik olarak sık sık yer değiştirmez ve bu nedenle ahşap ön kapı ve birkaç kat kaplama dahil olmak üzere sağlam ve güvenlidir. Geleneksel çadırı, aksine, günlük olarak yeniden yerleştirilebilir ve dikilmesi ve sökülmesi çok daha hafif ve hızlıdır. Kullanıldığı iklim nedeniyle, elementlerden aynı derecede koruma sağlamaya gerek yoktur.
Kalıcı konutlar
Bir konut için kullanılan yapı ve malzeme türü, ne kadar kalıcı olduğuna bağlı olarak değişmektedir. Sık sık taşınan göçebe yapılar hafif ve basit olacak, daha kalıcı olanlar daha az olacaktır. İnsanlar kalıcı olarak bir yere yerleştiğinde, konutlarının mimarisi bunu yansıtacak şekilde değişecektir.
Kullanılan malzemeler daha ağır, daha sağlam ve daha dayanıklı hale gelecektir. Ayrıca, daha karmaşık ve daha pahalı hale gelebilirler, çünkü bunları inşa etmek için gereken sermaye ve emek bir kerelik bir maliyettir. Kalıcı konutlar genellikle elementlerden daha fazla koruma ve barınak sağlamaktadır. Bazı durumlarda, ancak, konut sık sel veya yüksek rüzgarlar gibi kötü hava koşullarına maruz, binalar kasıtlı olarak "başarısız olmak yerine, daha ziyade onlara dayanmak için gerekli hesapsız hatta imkansız yapılar gerektiren fazla tasarlanmış" olabilmektedir. Nispeten çürük, hafif bir yapının çökmesi de ağır bir yapıya göre ciddi yaralanmalara neden olma olasılığı daha düşüktür.
Zamanla, konutların mimarisi çok özel bir coğrafi konumu yansıtmaya başlanmaktadır.
Çevre, yapı elemanları ve Malzemeleri
Yerel çevre ve sağlayabileceği inşaat malzemeleri, yerel mimarinin birçok yönünü yönetir. Ağaç bakımından zengin alanlar ahşap bir geleneksel geliştirirken, fazla ahşap olmayan alanlar kerpiç veya taş kullanabilir. Uzak Doğuda, hem bol hem de çok yönlü olduğu için bambu kullanmak yaygındır. Yöresel, neredeyse tanım gereği, sürdürülebilir ve yerel kaynakları tüketmeyecektir. Sürdürülebilir değilse, yerel bağlamı için uygun değildir ve yöresel olmamaktır.
Yerel binalarda sıklıkla bulunan yapı elemanları ve malzemeler şunlardır: Kerpiç, ağaç. taştır.
Türkiye'deki yöresel mimari örnekleri
Kırsal bölgde inşa edilmiş birçok yapı bu tür mimari içinde yer almaktadır. Bina yapılarının yanı sıra kırsal yaşamın gerekleri olan ve yöresel malzeme ve teknik ile oluşturulmuştur. İnşaatta aynı sınıfa dahil edilmiştir. Güneşte kurutulmuş tuğla (kerpiç) kullanımı Anadolu´nun büyük bölümünde egemendir. Bu malzemeyi bina yapımında yine bölgenin çok rastlanan ağacı kavak tamamlamıştır.
Ahşap, bütün Karadeniz kıyıları, Marmara, Trakya ayrıca, iç Ege ve iç Akdeniz´de görülmüştür. Kıyı Ege, Kapadokya ve Güneydoğu Anadolu'nun büyük bir bölümüne kârgir inşaat hakimdir. Orta ve Doğu Anadolu´nun en eski yapı malzemesi ise güneşte kurutulmuş tuğadır. Ancak her malzeme her yörede, özelde yaşam tarzının gereği olan bazı vazgeçilmez unsurlara rağmen aynı mimariyi sağlamamaktadır. Bu nedenle Doğu Karadeniz bölgesinin yöresel ahşap mimarisi diğer bölgelerden dikkate değer farklılıklar göstermektedir. Kıyı Ege, Kapadokya ve güneydoğudaki kargir mimariler de birbirlerinden farklıdır. Ancak bütün bu önemli farklılıklar konut yapılarında belirginleşmektedir. Karadeniz´in serenderleri dışında tahıl ambarları ve hayvan barınaklarında dikkate değer farklar görülmemektedir. Karadeniz bölgesindeki ahşap köprüler ve serenderler, Bodrum civarındaki yel değirmenleri ile kubbeli su rezervuarları, Trakya'nın dal örme duvarlı saz veya dal parçalarından oluşan hayvan barınakları türlerinin istisnai örnekleri olarak kabul edilmiştir.
XVIII. yüzyıldan daha geri dönemlere ait Osmanlı dönemi evlerinden günümüze belirgin bir örneğin varlığı kesin olarak bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde Osmanlı halkı, ülkenin farklı bölgelerine göre, o dönemin o bölgelerdeki yaşam şekline uygun olarak değiştirilmiş veya yeni inşa edilmiş evlerde oturmaktadır. Ancak bu yenilikler binanın daha çok içinde görülmekte olup dışardan pek fark edilmiyordur. İnsanların özel yaşamı da bundan farklı değildir.
Amasya
Yörenin havası, kullanılan materyalların olanakları ve bir takım bölgeye ayrılan veriler, Amasya’daki evlerin oluşmasında önemli etkenlerdir. Genellikle kerpiç ve ahşap materyaların kullanılmış olup evler yapıldığı günün niteliklerini yansıtmaktadır. Zaman içinde tamir ve tadilatlarla özgünlüklerini yitirmişlerdir. Binalara yeni girişler eklenip, binanın bölünmesine, ek alanların oluşmasına saf ve güzelliklerinin kaybolmasına neden olmuştur.[17]
Balıkesir
Tarihi güzelliği oluşmaya binaların çoğu 19. yy sonu - 20. yüzyılına aittir. Eski Balıkesir binalarında yapısal şema olarak iç ve orta sofalı mekân örgütlemesine gidildiği görülmektedir. Şehir nüfusunda giderek artmasıyla beraber evlerde daha iç içe ve dar arazilerde yer almaya başlamıştır. Bununla beraber kentte normal olarak ev yapısında “içe kapanışı” getirmiştir. Hol goğal olarak olarak evin merkezinlerine, odaların kesişim noktalarında yer almaktadır. Buradan da bir merdiven vasıtasıyla ikinci kata çıkmayı sağlamıştır. Hol, bu bakımdan katlar arası irtibatı sağladığı gibi, ev halkının da birleşim noktası ve ortak kullanım alanı olmuştur.. Zemin kat genelde üst kata göre daha basık tutulmuş yapılardır. Asıl yaşam merkezi üst kattır. Ahşap kaplama ve eli böğründelerle taşınan cephe estetiği belirleyici rol oynamaktadır. İçe dönük bir görünüm vadeden binalar, çıkmalar vasıtasıyla mekânda yer kazanmanın yanı sıra, binanın sokağın güzellikleriyle birleşmesini sağlamaktadır. Balıkesir´de yöresel yapı mimarisini yansıtan örneklerin tamamı neredeyse, şehrin çekirdek dokusunu oluşturan Dumlupınar, Aygören, Karaoğlan ve Karesi mahallelerinde yer almaktadır.[18]
Rize
Doğu Karadeniz, her şeyin başında önce bir ahşap bölgesidir. Ilıman nemli ve yağışlı iklim koşulları, tüm Karadeniz bölgesinde farklı ağaç türlerinin yetişmesine, gür ormanlar oluşmasına olanak vermiştir. Binalarda kullanılan ağaçların ortak özelliği güçlü, rutubete ve ısının değişimlerine dayanıklı, uzun süre bozulup, çürümez olmasıdır. Bu olanakları sağlayan ağaçların başında Kestane, Dişbudak, Karaağaç, Kayın gibi ağaçlar gelmektedir. Bölgenin yapısında taş vazgeçilmez malzemelerden biridir. Ağaç gibi organik materyallerden oluşan binayı, yüksek rutubet alan zeminle başlamak en uygun geçiş materyali kuşkusuz taştır. Bölgede binaların yapılış şekli materyale bağlıdır. Ağaç geçme tekniği olarak ön plana çıkmaktadır. Tamamen veya kısmen çivisiz geçme tekniği ile oluşturulan bu teknik yöredeki bu geleneğe bağlı yapılan binalarda dikkat çekici bir karakter katmaktadır. “Çatma”, “Ahşap İskelet”, “Ahşap Karkas” gibi yöreye ait deyimler her kesimde belirli bir yapı tekniğini tanımlayabilmektedir. Bu tip yapı tekniklerinde ana durum tüm yapı yükünü temel duvarlarına ileten taşıyıcı elemanlar, ahşap yığma sistemlerin tersine düşey olarak kullanılmaktadır.[19]
Modern mimarlık, 19. yüzyıl'ın Eklektisist mimarlığına karşı çıkan özgün yaratma yanlısı tüm mimari akımların genel adıdır. Eklektisizmin geçmişten biçim aktarmaları yapan tutumuna karşıt olarak, tüm modern akımlar mimari biçimlerin çağa ve güncel koşullara göre oluştuğu görüşü doğrultusunda çalışmışlardır. Kabaca, Art Nouveau'nun ortadan kalkışından, 1910'dan sonra, 1970'lere dek gelişen tüm akımlar modern mimarlık kapsamı içinde değerlendirilebiler. Bunlar tasarım anlayışları açısından birbirlerinden çok farklı kutuplarda yer alsalar da temelde tarihten yararlanmayı yadsıyışlarıyla ortaklaşırlar. 1970'lerden bu yana modern mimarlık Postmodernizm karşısında sürekli gerileyerek, yerini tarihselci bir akıma terk etmektedir.
Modern mimarlık batı uygarlığının bir ürünüdür. On sekizinci yüzyılın sonlarında, modern çağı ortaya çıkaran demokratik devrim ve endüstri devrimi ile birlikte biçimlenmeye başlamıştır. Bütün dönemlerin mimarlığı gibi modern mimarlıkta, insan yaşamı için özel bir çevre yaratmaya, insanoğlunun düşünce ve eylemlerini, olduğuna inandığı ya da olmasını istediği gibi görselleştirmeye girişmiştir. Ünlü mimar Otto Wagner, 1986'da yayımladığı kitaba verdiği başlıkla, daha sonra tüm sanat biliminin kullanabileceği bir deyimin isim babası olmuştur.
18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmaya başlayan demir köprüler modern mimarinin ilk otantik örnekleri sayılır. Bina olaraksa, 1851 Londra sergisindeki Paxton'un Crystal Palace'ına gelinceye kadar tavizsiz bir örnek gösterebilme olanağı yoktur. Yaklaşık olarak 70 bin metre karelik bir alanı kaplayan bu teşhir sergisi, standardize elemanlar halinde demirle camın kaynaştığı ilk önemli fabrikasyon örneğidir. Nitekim böylesine muazzam bir bina 16 hafta içerisinde, o zaman için mucizevi, bugünse şaşırtıcı sayılabilecek bir sürede inşa edilip bitirilebilmiştir. Crystal Palace'sı çeşitli özellik ve nitelikleriyle, modern mimarinin başlatıcısı ve de eskimez örneklerinden biri olarak değerlendirmek yanlış olmaz.
İçindekiler
1 Londra'da Crystal Palace Sergi Sarayı
2 Tokyo Olimpiyat Sitesi
3 Modern mimari ile ilgili önemli örnekler
4 Ayrıca bakınız
5 Kaynakça
Londra'da Crystal Palace Sergi Sarayı
Modern mimarinin yapısal yönden en ilginç tarafı, teknolojik yetkinliğin sağlandığı, neredeyse sınırsız olan özgürlüktür. 1964 Lozan, 1967 Montreal ve 1970 Osaka dünya fuarlarındaki pavyonların modern mimariye getirdiği yapısal çözümler söz konusu özgürlüğün somut ifadeleridir. Betonarmenin, çeliğin, alüminyumun, plastik maddelerin kılıktan kılığa sokulup taşıyıcı ve örtücü fonksiyonlara kavuştuğu modern strüktür anlayışı çerçevesinde, Alman mimarı Frei Otto'nun geliştirdiği çadırsal konstrüksiyonlar, Göçebe Uygarlık'ta rastlanan bir mimarlık türüne bambaşka içerik ve boyutlarla yeniden dönüşü ifade eder.
Münih Olimpiyat Sitesi'nin uyandırdığı derin yankı, şimdi bile bazı çevrelerde kaybolmuş değildir. Ünlü Japon mimar Kenzo Tange yönetimindeki ekibin planlayıp inşa ettiği Tokyo Olimpiyat Sitesinin, yine adı geçen özgürlük anlayışı ile hem büyük hem küçük salonun dış ve iç mimarilerine ne derece başarılı bir çözüm tarzı getirdiği bilinmektedir.
Tokyo Olimpiyat Sitesi
Bu yapısal başarılara paralel olarak çeşitli mimari konuların ele alınışında her türlü tasarlama olanağının - bu defa düşünce özgürlüğünün sonucu olarak - modern mimaride aynı zaman da temsil edildiğini görüyoruz. Loos, Le Corbusier Gropius ve de Mies Van Der Rohe gibi ünlü mimarların önerip uyguladıkları Rasyonalist ve Fonksiyonculuk anlayışı giderek 1950'lerde tümel mekân mimarisini doğuracaktır. Rasyonalizmin, yani basit geometrik biçimlerle dikaçısallığın savunuculuğunu yapan akımın tasarlama anlayışı mimari konuların basit, asal geometrik formlara sığdırılmasını öngörür. Bunun dışında, Brütalizm adı altında 1950'lerin ortalarında meydana çıkıp gelişen diğer bir akım, doksan dereceye bağlı kalmakla beraber, herhangi bir binada, o binayı oluşturan çeşitli işlevlerin kendilerini dışarıya vurma zorunluluğu şart koşacaktır. Malzeme kullanımında da aynı tutumu öneren bu akım, mimari tasarlamada "kimliği bileşenleriyle belirtme" felsefesinden hareket ederek, mimari sorumluluğuna yeni bir boyut getirmiştir.
Paul Rudolph. New Haven'de mesken bloğu 1966 Brütalist anlayışa özgü ilkeleri büyük bir sadakatle uygulayan ünlü mimar bu yapıta adı geçen akıma ait sağlam bir belge geliştirebilmeyi başarmıştır.
90 derece ya da belirli bir açısal düzeni vazgeçilmez koşul olarak kabul etmeyen iki önemli eğilimden birine Ekspresyonist, yani ifadeci tutum diyebiliriz. Alman mimar Erich Mendelsohn'un 1915-19 yılları arasında geliştirdiği projelerle Potsdam'da inşa ettiği meşhur rasathane, Einstein Kulesi bu tutuma ait belirgin örneklerdir. Fonksiyonu somut bir biçime kavuşturmada mimara kişisel özgürlük tanıyan ekspresyonist davranışların mimarlık tarihinde, dün olduğu gibi bugün ve yarın da daima varolacağı bir gerçektir. Özellikle modern mimarinin en önemli birkaç anıtından biri olarak sayılan Le Courbusier'in Ronchhamp Şapeli'nde de böyle bir ifadeci, ekspresyonist bir atılımla modern mimarinin rotası ilk önemli değişikliğine uğrayacaktır. Nihayet, diğer önemli akım da ünlü Alman mimarları Haering ile Scharoun'un geliştirilmiş oldukları Organhafte adlı mimari akımdır. Temel ilkesi bakımından Brütalizm'le paralellik kurulabilir; burada da binanın içindeki eyleme cevap veren bir biçim yaratmak söz konusudur. Ancak, Organhafte mimari de serbest davranabilme imkânı vardır. 90 derece veya belirli bir açı reddedilmemekle beraber, eylemi en iyi ifade edebilecek biçimi ararken mimar tamamen özgürdür; serbest kırık serbest eğrisel ya da dik açısal çalışabilir.
Özellikle 1960'ların başlangıcından itibaren seslerini yükseltip etkilerini arttırmaya başlayan birtakım kişi ve akımlar, modern mimarinin mimarlarına birtakım yazı ve yapıtlarla karşı çıkarak yeni bir akım arayışı içine girmişlerdir. Dış biçime önem verilmesine; plastik sanatların cephelerden şehirsel mekâna yansıtılmasına; tarihle geçmişle çevreyle ilişkilerinin yeniden kurulmasına çalışan birtakım olumlu çabalar dengesizliğe yol açmıştır. Beklenebileceği üzere, geçmişçilik, tarihçilik, bölgeselcilik modernizmin aleyhine gelişen bir ortam yaratmıştır. Gelişigüzel biçimcilikte son derece tehlikeli bir düzeye varmıştır ve postmodernizm, olumlu ya da olumsuz yönleriyle, modern mimarinin karşısında gelişen veya ondan farklı olan davranışların tümünü kapsayan bir terim niteliğinde kullanılır hale gelmiştir.
Erich Mendelsohn, Einstein Kulesi.
Modern mimari ile ilgili önemli örnekler
Bir inşaat mühendisi olarak Gustave Eiffel'in tasarladığı bu kule yaklaşık 12000 parçadan oluşup, 200 kadar işçi tarafından 21 ayda monte edilmiştir.
Frank Lloyd Wright'ın Chicago'daki Robie evi, kütlesi ve cephenin ele alınışı bakımından, katılığı, tekdüzeliği reddedebilen bir rasyonalizmin en belirgin örneklerindendir.
Hans Scharoun - Werner Weber, Berlin Filarmoni Binası Organhafte mimarlığa iyi bir örnektir.
Berlin'deki 20. Yüzyıl Galerisinde 1962-68 Mies Van Der Rohe yıllarca önce başlattığı tümel mekân ile neredeyse cephesizlik anlamına gelebilecek cam cephe uygulamalarının müze mimarisi alanındaki en belirgin örneğini geliştirmiş olacaktır.
Mimarlık tarihi farklı uygarlıklar, ülkeler ve zamanlardaki mimarlık tarihininin gelişimini inceler.[1]
İlk mimari eserler Cilalı Taş Devri ile başlar. Güneybatı Asya’daki bu döneme ait kalıntıların geçmişi MÖ 10000’e kadar gitmektedir. Bu döneme ait kalıntılar Toros Dağları' nın güneyindeki Orta Doğu'da geniş bir alanı ifade eden Levant’ta da rastlanmaktadır. Buralardan yerleşim bölgeleri yavaş yavaş doğuya ve batıya yayılmıştır. Cilalı Taş Devri’nin ilk dönemlerine ait MÖ 8000'li yıllarda Güneydoğu Anadolu, Suriye ve Irak’ta kalıntılara rastlanmaktadır. Yemek pişirilmenin yapıldığı ilk yapılar Avrupa kıtasında ise MÖ 5500'den itibaren rastlanmaktadır. Ufak tefek istisnaları olsa da Kuzey ve Güney Amerika’da yaşayan insanlar, Avrupa’dan gelen ilk temaslara kadar Taş Devri dönemine ait yerleşim birimlerinde yaşıyorlardı.
İçindekiler
1 Antik Mısır Mimarisi
2 Pre-Kolombiya Mimarisi
3 Antik Yunan Mimarisi
4 Asya Mimarisi
4.1 İran Mimarisi
4.2 Hint Mimarisi
4.3 Çin Mimarisi
4.4 Japon Mimarisi
5 İslami mimari
6 Afrika Mimarisi
7 Avrupa Mimarisi
7.1 Ortaçağ Mimarisi
7.2 Rönesans Mimarisi
7.3 Barok Mimarisi
7.4 Aydınlanma Dönemi Mimarisi
7.5 Beaux-Arts Mimarisi
8 Modern Mimarlık
8.1 Fonksiyonalizm
8.2 Futurist Mimari
8.3 Ekspresyonist Mimari
8.4 Postmodern Mimari
9 Kaynakça
10 Basılı yayınlar
11 Dış bağlantılar
Antik Mısır Mimarisi
Ana madde: Antik Mısır § Mimari
Antik Mısır mimarisinin en önemli ve günümüzde en tanınmış yapıları firavunlar için inşa edilmiş olan piramitlerdir. Antik Mısır piramitleri , dünyanın yedi harikası arasında ayakta kalan tek eser olması bağlamında da önemlidirler.
Pre-Kolombiya Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Antik Yunan Mimarisi
Ana madde: Antik_Yunanistan § Mimarî
Antik Yunanistan’da yapılan eserlerden ayakta kalanlarının en önemlileri Atina'da Korint'te, bugün Türkiye sınırları içinde kalan Efes ve Bergama'da görülebilir. Bugüne dek kurulmuş en görkemli Yunan şehri, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri sayılan İskenderiye Feneri'nin inşa edilmiş olduğu, Mısır'daki İskenderiye şehri olarak kabul edilir. Fakat yağmalar ve âfetler sonucu bugün İskenderiye Feneri de dahil olmak üzere neredeyse hiçbir eser ayakta değildir. Eski Yunanlarda mimarînin oldukça gelişmiş bir başka kolu da anıtmezarlardır. Yunanlar yaptıkları evlerin ya da diğer yapıların zeminlerini geleneksel bir nedenden dolayı aşınmış çakıl taşları ile döşerlerdi. Ana fon siyah olup desenler beyaz varsa renkli çakıl taşlarından yapılırdı. Ayrıca Yunanların en sık görülen yapıları ise tiyatrolardır. Bulgulara göre ilk tiyatrolar Dionysos adına yapılan dinî şenliklerde tapınakların önünde bulunan, aslen bir sunak olan ve halkın etrafındaki tepelere çıkarak seyrettiği, ilâhi söylenen yükseltilerdir. Tiyatrolar zamanla gelişerek ilk amfitiyatro örnekleri oluşmuştur.
Asya Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
İran Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Hint Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Çin Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Japon Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
İslami mimari
Ana madde: İslami mimari
İslami mimari, İslam'ın kuruluşundan bugüne kadar, İslam kültürü içerisinde bina ve yapıların tasarım ve yapımlarını etkileyen geni bir yelpazedeki hem seküler hem de dini yaklaşımları kapsayan bir ifadedir. İslami mimarinin temel eser seçenekleri; Camiler, Mezarlar, Saraylar ve Kale'lerdir. Ayrıca hamamlar, çeşmeler ve diğer mimari seçeneklere ait örnekler de verilmiştir.[2]
Afrika Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Avrupa Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Ortaçağ Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Rönesans Mimarisi
Ana madde: Rönesans mimarisi
Rönesans mimarları Eski Yunan ve Roma sanatından esinlenerek eserlerini tasarlamışlardır. Kubbeler, zarif sütunlar, dış yüzeyi süsleyen yuvarlak pencereler, üçgen alınlıklar ve iç yüzey süslemeleri klasik ögelerin yoğun biçimde kullanılması Rönesans dönemi mimarlık tarzıdır. Rönesans'ın önemli mimarları arasında Michelangelo, Filippo Brunelleschi, Donato Bramante ve Andrea Palladio yer almaktadır.
Barok Mimarisi
Ana madde: Barok mimarisi
16. ile 18. yüzyıllarda gelişen ve müzik, resim ve edebiyat alanından sonra mimarlık alanında da kendine önemli ölçüde yer edinen akımdır. Ağırlıklı olarak kilise ve saraylarda tanrı ve mitoloji taslaklarına dayalı ve işlemeli duvarlar, görkemli bahçelerle donatılmış mimari anlayıştır.
Aydınlanma Dönemi Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Beaux-Arts Mimarisi
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Modern Mimarlık
Ana madde: Modern mimarlık
Modern mimarlık, 19. yüzyılın Eklektisist mimarlığına karşı çıkan özgün yaratma yanlısı tüm mimari akımların genel adıdır.
Fonksiyonalizm
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Futurist Mimari
[Bu alt başlık {{{1}}} tarihinden beri geliştirilmeye ihtiyaç duyuyor.]
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor.
Ekspresyonist Mimari
Ana madde: Ekspresyonist mimarlık
Ekspresyonist mimarlık (Dışavurumcu Mimarlık), modern mimarlık akımlarından biridir. Almanya'da I. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan Ekspresyonist mimarlık, 1930'a kadar varlığını sürdürmüştür. Çok kesin ve çizgileri belirlenmiş bir üsluba sahip değildir. Ekspresyonist mimarlık, genelde tarihten biçim aktarmaları yapmayı yadsımış olmasına rağmen ortaya çıkan bazı ürünlerde geçmişi yorumlama çabası görülmektedir. Yine de Ekspresyonistlerin ana özelliği hiçbir biçimsel önyargı taşımamaları ve daima yaratma sorunsalını ön plana çıkarmalarıdır.
Postmodern Mimari
Ana madde: Postmodern mimari
Postmodern mimari ilk örneklerinin 1950'lerde başladığı varsayılan ve günümüz mimarisinde de de etkisini sürdüren uluslararası bir üsluptur. Mimarlıkla postmodernitenin habercisi, genellikle modernizmin sahip olduğu uluslararası üslubun biçimciliğine bir yanıt olarak "nüktenin, süslemenin ve göndermenin" geri dönüşüdür.
Kaynakça
^ Sir Banister Fletcher's a History of Architecture Fletcher, Banister; Cruickshank, Dan, Architectural Press, 20th edition, 1996. ISBN 0750622679
^ Copplestone, p.149
Basılı yayınlar
Braun, Hugh, An Introduction to English Mediaeval Architecture, London: Faber and Faber, 1951.
Francis Ching, Mark Jarzombek, Vikram Prakash, A Global History of Architecture, Wiley, 2006.
Copplestone, Trewin. (ed). (1963). World architecture - An illustrated history. Hamlyn, London.
Hitchcock, Henry-Russell, The Pelican History of Art: Architecture : Nineteenth and Twentieth Centuries, Penguin Books, 1958.
Nuttgens, Patrick (1983), The Story of Architecture, Prentice Hall, ISBN
Watkin, David (Sep 2005), A History of Western Architecture, Hali Publications, ISBN
Modernizm
Banham, Reyner, (1 Dec 1980) Theory and Design in the First Machine Age Architectural Press.
Curtis, William J. R. (1987), Modern Architecture Since 1900, Phaidon Press, ISBN X
Frampton, Kenneth (1992). Modern Architecture, a critical history. Thames & Hudson- Third Edition. ISBN
Jencks, Charles, (1993) Modern Movements in Architecture. Penguin Books Ltd - second edition. ISBN X
Pevsner, Nikolaus, (28 Mar 1991) Pioneers of Modern Design: From William Morris to Walter Gropius, Penguin Books Ltd. ISBN
Mimar, yapıları estetik ilkeler doğrultusunda dizayn eden bunu yaparken ise kullanıcı isteklerini göz önünde bulunduran ve genellikle yapım sürecini de kontrol eden, denetleyen uzman kişi.
Mimarlık veya mimari, binaları ve diğer fiziki yapıları tasarlama ve kurma sanatı ve bilimidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi uygun ölçülerde tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir. İnsan barınmak için yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekan ihtiyacı duyar ve bu mekanı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde yaratır.
Mimarlık evrensel bir meslektir. İnsanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. Dini yapıların tanrıya ulaşma arzusundan, iktidarı simgeleyen saraylara ya da bir kentin dokusunu oluşturan basit konut tiplemelerine kadar her türlü açık ve kapalı mekanı tasarlar.
Bu çevre kırsal veya kentsel olabileceği gibi, yapıları veya mekanları kuşatan yakın dış çevre de mimari tasarımın kapsamına girer. Mekan, içinde yaşamın gerçekleştiği fizik ortam olarak tanımlanabilir. Mekanın oluşabilmesi ve üretilebilmesi için yapılara, yaşamın her gün artan çeşitliliği gözönüne alınırsa, oldukça karmaşık ilişkiler düzeni içinde yapılaşmış fizik çevreye gereksinme vardır. Mimari tasarımın öznesi olan yaşam, coğrafi, iklimsel, kültürel, demografik farklılıklar içerir.
MÖ 1. yy.'da yaşamiş olan Roma'lı mimar Vitruvius "De Architectura" adlı kitabında başarılı bir mimarlık için "Utilitas, Firmitas, Venustas" (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) etmenlerinin gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Rönesans' ta bu tanım, "Comodita, perpetuita, bellezza" (kullanışlılık,süreklilik- kalıcılık, güzellik) olarak benimsenmiştir. 1581'de bir İngiliz yazarı mimarlığı "yapı bilimi" olarak tanımlarken 19.yy'da İngiliz eleştirmen John Ruskin mimarlığın "yapılara uygulanan süslemeden başka bir şey olmadığı" nı ileri sürüyordu. Amatör bir eleştirici olan Sir Henri Watton "The Elements of Architecture" (1624) adlı kitabında mimarlığın üç koşula (kullanılışlılık, sağlamlık, güzellik) yanıt vermesi gerektiğini belirtir. Frank Lloyd Wright'a göre de "mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır."
Dünyanın en eski mesleği olarak kabul edilen mimarlık yapı sektörünün de ayrılmaz bir parçasıdır. Yapı sektörü ise, tüm dünya ülkelerinde en büyük sektör olup, diğer sektörlerin de itici gücü olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, mimarlık, geçmişin birikimleri ile geleceği hazırlayacak, gelecekte yaşanacak kaliteli yaşam çevrelerini oluşturacak, vizyon sahibi bireylerin mesleğidir.
Son elli yıldır mimarlık mesleği konusunda “Çizim yapma sanatı” gibi bir yanlış kanaat oluşmuş, mimarlık sanatına yardımcı olan ancak çalışma alanı, tüm yapılarda kullanılan elemanların malzeme, mukavemet, statik ve dinamik durumlarını ve ekonomisini inceleyen bilim dalı olan inşaat mühendisliği ile mimarlık kavramları birbirine karışmıştır.
Mimarlık sanatının kültürel yanını gözardı eden bu anlayış sonucunda, yüzyıllardır Türkiye'nin kimliği ile bütünleşen ve kültürümüzün ve değerlerimizin en kalıcı kanıtı olan mimarlık, kimliğini kaybetmiş, kültürel kimlik sorusu ile bir hesabı bulunmayan egemen yapı kültürü kentlerin görünür kimliğine damgasını vurmuştur.
Oysa Mimarlık ülkelerin kartvizitine yazdığı değerlerin en önemlilerinden biri belki de en önemlisidir.
Mimarlık okullarından mezun olanların, mesleğin ilgi alanının çok geniş bir yelpazeyi kapsaması nedeni ile, birbirinden çok farklı alanlarda çalışabildikleri gözlemlenmektedir.
Kaynakça
Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmış. Gösterilen kaynaklar kaynak gösterme şablonları kullanılarak dipnot belirtme biçemine uygun olarak düzenlenmelidir. (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin)
^ Museo Galileo, Museum and Institute of History and Science, The Dome of Santa Maria del Fiore 1 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., (accessed 30 January 2013)
^ Giovanni Fanelli, Brunelleschi, Becocci, Florence (1980), Chapter: The Dome pp. 10-41.
Doğan Hasol, Mimarlık Sözlüğü
Erkan İnce, Mimarlık ve Kimlik
Doç Dr Aydan Balamir, Mimarlık ve Kimlik Temrinleri- I: Türkiye’de Modern Yapı Kültürünün Bir Profili